Tv kanalları fazlalaştıkça, ilgililer yayın saatini nasıl doldururuz derdine düşüp arayışa geçiyorlar.
Maliyeti en az ve zaman olarak çekip uzatabilecekleri seçenek ise yemek programları oluyor.
Son günlerde bolca tv izleme fırsatım oldu. Kanal turlarında sık sık yemek programları ile karşılaştım, bazılarını izledim.
Çok güzel yemek yaptıklarını kusursuz yemek yaptıklarını zannedenlerin, hiç iddiası olmayan biri olarak bir çok hatasını buldum sizinle de paylaşmak istedim.
Mutfakta temizlik ve hijyene önem herkes için çok önemli değil mi? Sözde bu programda yemek yapıp sunanlar için de öyle.
Fakat yaptıkları ile söyleyip savundukları arasında o kadar fark var ki! Bir kısmında en belirgin hata şu: Saçlar uzun, fönlü omuzdan aşağı sarkıyor, hanımefendi orada yemek yapıyor bir de hijyenden bahsediyor. O saçlardan kaç tel iniyor acaba o yoğurduğu köftenin içine veya açtığı yufkanın içine? Onu geçtim saçlar, yapısı itibari ile toz toplar dipten uca kadar. O tozların hepsi yapılan yemeğin içinde yiyene afiyet olsun!
Başka bir örnek, diyor ki "ben eldiven takmam hijyenik olduğuna inanmıyorum". Peki eldiven hijyenik değil de senin sedefli beyaz ojelerin ne kadar hijyenik? Demek ki bunu soran olmamış kendisine bugüne kadar!
Bir beyefendi ise parmak üstündeki kıl tüy yoğunlu ile eldivensiz mercimekli köfte yaptı. Buyurun buradan yakın! Bunun hakkında daha fazla yorum yapmasam iyi olacak.
Ve ortak bir hata daha. Herhangi birşey yoğuruyorlar elleri yağlanıyor. Oradan bir kağıt havlu çekip siliyorlar ellerini tamam temizlendi eller.
O ellerle diğer işlerini yapmaya devam ediyorlar. Ama hala hijyenden bahsetmeyi ihmal etmiyorlar.
Bunlar dışında yemeklerin ait olduğu yöreleri karıştıranlar, samimi olmak adına saçma sapan anılarını anlatanlar gayet sinir bozucu.
Bu programlarda bir husus daha var dikkatimi çeken; evde olan beş malzeme ile kolay yemek yapacağız şimdi diyor ve o beş malzeme arasında avokado diyor. Kaç evde hazırda avokado bulunur? Şimdi meyve salatası yapalım, meyvelerinizi atmayın israf etmeyin diyor kivi ve muzun da içinde olduğu meyveler çıkartıyor ve başlıyor hazırlamaya. Güya ekonomik davrandı. Yahu burası Türkiye! Burada açlık sınırında seni izleyenler var, muzu tane ile alanları biliyorum, gözlerimle gördüm. Çöpe atma ziyan olma gibi bir durum söz konusu bile değil bir çok evde.
Sen nerede yaşıyorsun sayın yemek ustası!
Yemek programlarına karşım tepkim bunlarla sınırlı değil. Ramazan aylarını hatırlayın lütfen. Her kanalda gündüz kuşağında bir usta yemek yapıyor. Güya iftar için fikir veriliyor. Tatlılar tuzlular bir kg kuşbaşı etle yapılan dört kişilik yemekler. Yukarıdaki örnekte de altını çizdiğim gibi bir kg kuşbaşı eti dörde bölüyor benim işçim dört ayrı yemek yapıyor! Hadi bunu da geçtim millet oruçlu canı çekmiyor mu orada yapılanları? Yok onu düşünen kim? Sabah bir başlıyorlar peş peşe tarifler çeşit çeşit, masalar döşeniyor sunumlar nefis. İftar sonrası bir sürü abuk dizi, izle izle bitmez. Bir kanalda demiyor ki iftar sonrası bu tarifleri verelim insanların nefsine darbe yapmayalım yazıktır günahtır diye.
Yemek programları dışında bir de yemek blogları var. Ben de bir blog yazıyorum, bir yaşam blogum var. Bu sebeple her türlü blogu takip ediyorum.
İşini gerektiği gibi yapan yemek blogları elbette var ama gözüme fazlası ile batanlar da azımsanmayacak kadar çok.
Onlar neler yapıyor derseniz izah edeyim. Hanımefendi yemek tariflerini yazmak için blog açmış ama blogunu veya sosyal medya hesaplarını incelediğinizde asıl amacının görkemli yaşantısını tanıtmak olduğunu görüyorsunuz. Bir yemek blogu neden evindeki lüks yaşantısını fotoğraflasın ki? Yaptığı yemeğin fotoğrafını çekerken çok şık mutfağını gösterecek diye fotoğrafın az bir kısmında asıl amaç olan yemeği görebiliyorsunuz. Bir başka yemek blogu aşamalarla fotoğraflamış yaptığı yemeği, olması gerektiği gibi ama yuvarladığı kurabiyenin hamuru tırnaklarının içinde, baktığınızda görüyorsunuz.
Bu yazıyı okuduktan sonra karnınız mı acıkır siniriniz mi bozulur biliyorum ama belki bu kendini kusursuz zannedip, orada burada boy gösterenler denk gelir diye yazmak istedim. Kimbilir belki hataları ile yüzleşirler.
Mesele kaş yapayım derken göz çıkarmamakta değil mi?
Sevgiler
Devamını Oku »