Özcan Deniz'in Coca Cola Reklamı Hakkında Söyleyeceklerim Var!

Merhaba Arkadaşlar

İki gündür Özcan Deniz'in Coca Cola reklamı hakkında ileri geri bir çok yorum okudum. Okuduklarımın tamamı bu ismi bu markaya yakıştırmamıştı. Reklamı izlemeden ben de aynı şeyi düşündüm işin açığı. Reklamı izledikten sonra bakın ne gördüm!

Öncelikle belirtmeliyim ki ben erkek solistlerde çok dik ses sevmiyorum dolayısı ile Özcan Deniz dinlediğim bir vokal değil. Benim gibi düşünenler için burada o durum düşünülmüş ve şarkıda dik bölümler yok pes okuyor. Özcan Deniz fizik olarak çok iyi. Yüz olarak demiyorum beden görüntüsü olarak ortalamanın üzerinde bu anlamda da uygun. Danslarına gelince; Neredesin Firuze isimli filmi hatırlar mısınız? Orada bir koreografi hazırlanmıştı ve Özcan Deniz  orada da çok dikkatimi çekmişti. Dans ederken de gayet iyi. He onu bir dansçı olarak değerlendirenler için iyi bir dansçı olmayabilir ama o bir solist. Bir marka reklamında bu şekilde başarılı figürlerle dans etmesi bence güzel. 

Eğer bu reklamda Özcan Deniz yerine Mahsun Kırmızıgül oynamış olsaydı veya Alişan uygun olmazdı; müsait değiller fizik olarak. 

Bakın Küçük Emrah'ın McDonalds reklamında oynaması da çok anlamsızdı. Orada onun cimriliği kullanılarak bir senaryo yazılmış ama başarısızdı bana göre.

Şimdi asıl konuya gelelim. Bu bir reklam filmi. Amaç dikkat çekmek. Ajansı ve çalışanlarını kutluyorum. Özcan Deniz ve Sıla'yı aynı projede buluşturmak kimin fikri ise en çok onu tebrik ediyorum:)

Bir hint filminden alınmış müzik ve dans figürleri olsa da bana göre bu da başarıdır. Konu ile ilgili 

Konu ile ilgili şahsi düşüncemi yazdım. Sizin de düşüncelerinizi öğrenmek isterim:)

Sevgiler

İşte o reklam;

Devamını Oku »

Derin Hesaplar İnsanı Bozar!

Zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış
Yorulalım bakalım!

---

  

Taaa 1980 lerin ilk yıllarına dayanır bu hikayenin başlangıcı. Ben çocuktum babam eve bir kaset getirdi o dönem kim varsa kaset çıkaran karışık doldurtmuş. Bülent Ersoy, Kamuran Akkor Gönül Akkor kimler yok ki kasette. Baştan 4.şarkıya geldi sıra bir baktım tarz değişti türkü çalıyor babam sanat müziği dinler türkü dinlemez diye düşünürken birden bir ses cıyak cıyak "ah ağam ağam Emrah ölürseeee" diye bağırıyor (ben o zamanlar onu ah anam anam anlıyorum tabi). Bu kim dedik ev halkı olarak "yeni bir çocuk çıkmış çok iyiymiş kasetçi bir tane de onun şarkısını ekleyeyim dedi ekledi" şeklinde cevap verdi hiç unutmuyorum.
Küçük Emrah diye duyuldu, bilindi ismi. Güneş Plak Mustafa Güneş (rahmetli), Diyarbakır'dan alıp İstanbul'a getiriyor onu duymayan kalmıyor. Albümler, filmler diziler hatta yönetmenlik. Emrah'ın hayatını anlatacak değilim ama hatalarını anlatmaya talibim!
Hep ağlayan bir yüz karşımızda, orda burda her yerde. Bir çocuk bu kadar ağlatılır mı? Kaşlarının şekli bozuldu sonunda öyle de kaldı.
Şöhreti aldı başını yürüdü. Kaçamak bir ilişki ve bir bebek hem kadını hem çocuğu inkar etti. Mahkemeler açıldı çocuğun babası olduğu ıspatlandı ama o yine itiraz etti, yeniden dava açıldı bu defa mahkemelere gitmedi. O dönemden hatırladığım 30 a yakın mahkemeye gitmediğinden bahsediliyordu. Sürdü de sürdü bu dava. Yıllarca o çocuk nüfus cüzdanı olmadan dolaştı okula zar zor girdi. Sonunda kabul etmek zorunda kaldı ve üzerine aldı oğlunu, o kadar yıldan sonra. Ama sadece resmi kayıtlarda baba. Şu günlerde oğlunu yanına almak istiyormuş o da ilginç geldi.
Yakın geçmişte oğlunun bir itirafı oldu 22 liralık deniz otobüsü biletini 20 liraya almak için pazarlık yapmış. Böyle de tutumlu(!) bir adam Emrah biz yıllardır biliyoruz. Facebook ve twitter hisseleri aldığı da söyleniyor, inanırım.
Peki ben neden durduk yere Emrah dedim bugün? Mahkeme olayı ve bir reklam aşkı vardı. O zamanlardan beri aklıma gelmez ama bugün onun ünlü bir markanın reklamında rol aldığını gördüm, hamburgerleri ile ünlü bir marka. Çok şaşırdım fotoğrafı görünce. Elinde bir hamburger, yine o "Küçük Emrah" bakışı gözlerime inanamadım. Marka ile Emrah arasında bir bağlantı kuramadım işin açığı. Reklam için 250 bin TL aldığı söyleniyor ama 250 lira için röntgen istenen annesini tedavisini yaptırmadan hastaneden çıktığı da okuduklarımız arasında. Ateş olmadan duman çıkmayacağını bildiğimizden okuduklarımıza inanıyoruz.
Tüm bu yazdıklarımı hatta yazamadıklarımı üst üste koyduğumda onu elinden tutup, İstanbul'a getiren Mustafa Güneş'in bundan 3-4 yıl evvel cenazesine katılmadığı aklıma geldi. Şu an yaşadığı maddi ve manevi ne güzellik varsa hepsinde emeği olan bu insana son görevini yapmayacak kadar kadir kıymet bilmez biri olduğu aklıma geldi. Onu buradan, yani köşemden kınıyorum demek isterdim ama ne kadar kınasam yetmez, maneviyata çok önem veren biri olarak ifade edemem hislerimi.
Yazımı Şems-i Tebrizi'nin şu sözleri ile bitirmek isterim "Ey insan, Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma! Herşeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün."
Sevgiler

Devamını Oku »