Merhaba Arkadaşlar
Blogger ve instablogger arasında fark var mıdır? Varsa nelerdir? gibi sorulara kendimce yanıt vermek için buradayım bugün.
Bir süre önce Yeşim Mutlu blogunda Blogger ve Instablogger Arasındaki 10 Fark! başlıklı bir yazı yazmıştı. Yeşim Hanım'la daha önce de bloglarla ilgili bir konuda birbirimizden habersiz aynı fikirle yazılar hazırlayıp, takipçilerimizle paylaşmıştık burada da öyle oldu. Konu ile ilgili önceki yazılarımın linklerini aşağıda sizlerle paylaşacağım.
Bu yazımı bazen diyalog bazen monolog şeklinde geliştirip sonlandıracağım sanıyorum.Yeşim Hanım'ın yazısı üzerinden devam edeceğim. İster o yazının devamı olarak düşünün ister bağımsız bir yazı.
Efendim, nasıl bir tag başlatmıştık? #önceblog demiştik ve onun üzerinden devam etmiştik bir avuç blogger. İnstabloggerlar olabildiğince sinirlendi, kulisler yaptılar, yazılarıma adsız yorum yazdılar suçladılar. Bazı blog sahibi arkadaşlarımız ise suya sabuna dokunmak istemedi, onları da anlamaya çalışıyorum uğraşmak zorunda kalabilirlerdi gereksiz insanlarla. Neyse konuyla ilgili ilk yazımda ne demiştim instabloggerla ilgili? Şöyle demiştim "instagramda hesap açıp uçucu bilgiler paylaşacağınıza, lütfen bir blog açın. Biraz fazla mesai yaparsınız ama kalıcılık adına ciddi bir adım atmış olursunuz" . Yapıcı iki cümle var burada değil mi? Ama instablogger düşmanı ilan edildim.
Olayın Hüzün Sarısı cephesinde başlangıcını hatırlattıktan sonra; Yeşim Hanım'ın yazdığı 10 maddenin (biliyorum ki daha da çoğaltabilir) dip toplamı şunu diyor: Blogger emeği instabloggerdan fazla. Bana kalırsa kıyaslanamaz bile.
Sosyal medya hesaplarımda bunu uzun uzun açıklamıştım. Gerçek bir blog yazarı (yani içeriği kendi üreten fotoğrafları kendine ait, ifadeler kopya değil özgün, blog yayınlarının yarısından çoğu çekiliş duyurusu olmayan blog yazarlarından bahsediyorum), sizce bir blog yazısı hazırlamak için ne kadar zaman harcar? Kısaca birlikte hesaplayalım. Diyelim bir ürün yazısı yazacak. Önce fotoğraflarını çekecek, 5-10-20 artık kaç tane olursa. Sonra onları pc ye aktaracak 1 veya 2 tanesini seçecek boyutlandıracak. Blog adını üzerine yazacak, sonra deneyimlerini hatırlayarak yazmaya başlayacak. Aynı ürünü yazmış başka bir bloggerın yazısına bakmadan tabi. Yazının kontrolünü yapacak, uygun etiketler yapılacak fotoğraflar etiketlenecek. Yayın yapılacak ve gerekirse farklı platformlarda paylaşılacak. Bloggerın yayını bitti. Ne kadar sürmüş olabilir sizce? En az 2 saat ve ben bazı yazılar için 4-5 saat bilgisayar başında kaldığımı bilirim. Bir hastalık araştırması iki gün, yazısı bir gün ve makaleyi toplamda bitirmem 3 gün. Bu da bir örnek.
Gelelim instabloggera, ürünün fotoğrafını çek filtre koy, paylaş altına da beğendim/beğenmedim, şöyle bir özelliği vardı. Tekrar alırım/tekrar almam yaz. Bir iki de sevimli emoji ekle. İnstabloggerın yayını bitti. Sizce ne kadar sürdü? 3 dak ile 20 dakika arası.
Peki bu emeklerin şahıslara dönüşü ne olur? Bundan 10 yıl sonra arama motorlarında ilgili kelimeler yazıldığında bloggerın yazısına ulaşılır. Bundan üç gün sonra instabloggerın fotoğraf paylaşımına ulaşmak için kimse bilmem kaç fotoğraf aşağı inmez.
Çok net değil mi buraya kadar anlattıklarım arasındaki fark?
Peki devam edelim. Ne demiş Yeşim Mutlu 10. maddede? Blogger yazım kurallarına dikkat eder, instablogger istediği şekilde yazar demiş. Ona da örnek vereyim hemen, en düzgününden. Blogger aynı ifadeyi "ben bu ürünü çok sevdim, bittiğinde tekrar alacağım ürünler arasında" şeklinde bir cümle ile anlatır. İnstablogger ise "ayyyy çok güzel bu aşk yaşıyorum baksanıza güzelliğe kızlarrr" diye anlatır. Tabi bu örnek her blogger(!) veya her instablogger için geçerli değil. Bu ifade farklılıkları çok daha fazla örneklendirilebilir aslında ama kim olursa olsun incitmek istemiyorum.
Takip ettiğim genç bir kızı, hiç anlamı olmayan laubali bir sıfatla takipçilerine seslendiği için takipten çıktım. İnanılmaz rahatsız oldum bu yapmacık samimiyetten. Şirin görünmek zorunda değilsiniz kimseye.
Aslında ne var arkadaşlar biliyor musunuz? Ne benim, ne de eminim Yeşim Hanım'ın ne de bizim gibi düşünenlerin amacı bağcıyı dövmek değil, bağdan üzüm yemek. Yazdıklarımız belki birilerini olması gereken noktaya taşır. Çünkü gerçekten iyi yazan instabloggerlar var. Hatta ben bir gece sabaha kadar bir blog yaptım ve instagramda paylaşıp, bir instabloggera hediye etmek istiyorum dedim. Bir arkadaşımıza verdim blogu ama o kadar zaman geçmesine rağmen, bırakın yayın girmeyi bloguna bir defa tık demedi. Bu bana yapılmış büyük saygısızlık. Panel adminliği bende de olduğu için az önce geri aldım blogu. Gerçekten yazmak isteyen biri olursa hediye etmeyi düşünüyorum.
Bir de instagramı işaret ederek "benim bir sitem yok ama blog işini buradan yürütüyorum" diye bir cümle, bir ifade kabul etmiyorum. İnstagram ve blog arasındaki fark yazılara sığmaz.
Yazılacak ne çok şey var aslında değil mi? Üzerinde konuşulacak ne çok şey!
Bir noktadan sonra kendime soruyorum "neden sadece ben ilgileniyorum" diye. Yeşim Mutlu'nun yazısını görünce yalnız olmadığımı hissettim, bu çok güzel bir duygu. Oysa blog yazarlığını tam anlamı ile yapan çok blogger var. Neyse ki yazılarımda, taglerimde destek olanlarım var.
Ben yine adsız yorumlar bekliyorum satırlar dolusu, saldırı bekliyorum abuk cümlelerle dolu:)
Bu fotoğrafı, konuları kaleme almaya başladığımda hazırlayıp instagram hesabımda paylaşmıştım.
(yaklaşık 2 ay önce)
Sevgiler
İlgili yazılar. tık tık
Devamını Oku »