özhaber gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özhaber gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hüzün Sarısı Kimdir?

Daha önce yazmış olduğum bu, Hüzün Sarısı Kimdir başlıklı yazımı ara ara gelen sorular üzerine güncelliyorum. 15 Temmuz 2020  tekrar bir güncelleme:))
Hüzün Sarısı Kimdir

Hüzün Sarısı yani Nihal Yeşiltaç Oran kimdir? Nasıl biridir? Ne iş yapar? Aslına bakarsanız yakın takipçilerim bir çok özelliğimi çözdü bile. Çok kapalı kutu biri değilimdir, oldukça şeffaf son lafını en başta söyleyen sürekli 10.köy arayan bir fani:)
13 Mart İstanbul doğumluyum. Burcum balık, yükselenim yengeç. En iyi anlaştığım burçlar yine su burçları, özellikle yengeçler. Yay kadınları ile de çok noktamız var ortak olan. Mükemmel bir anne babanın 4 çocuğunun en büyüğüyüm. Evliyim. 2 oğlum var. Büyük oğlum okulunu bitirdi ama eğitimini aldığı mesleği yapmadı, asker olmayı tercih etti. Şimdi Jandarma Arama Kurtarma Timi'nde görevli. Diğeri 4. sınıfına başlayacak.
Şimdi soruları bir metin halinde yanıtlıyorum.
En sevdiğim renk siyah, tuttuğum takım Fenerbahçe, asla tahammül edemediğim şey sahtekarlık. En önemsediğim duygu vefa. En sevdiğim kozmetik ürünü oje olsa da allık ve maskara olmadan olmaz diyenlerdenim.  En sevdiğim yemek sorusuna beklediğiniz gibi bir cevap gelmeyecek üzgünüm, sahanda yumurta:) Ve tabi hamur işleri. Gıda Teknisyenliği okumuş birinin bu kadar sağlıksız beslenmesi tartışılası bir konu farkındayım. En sevdiğim parfüm Dior'un Cherie ve Jadore. Artık koklayarak kullanıyorum o ayrı.  İnsan aşığı bir insanım. Dostluğa çok önem veririm. İyi bir dinleyiciyim. İyi sır tutarım. Aslında "iyi sır tutarım" cümlesi çok basit bir cümle biliyorum ama özellikle yazdım. Çünkü günümüzde sır tutmak ciddi bir meziyet ve ben bu meziyete sahibim. Sevincimi ve öfkemi paylaşmaktan çekinmem ama üzüntülü hallerimi kimse anlayamaz, annem hariç. En sevdiğim şehir İstanbul. Görmek istediğim şehir ülkemin tüm şehirleri. Görmek istediğim ülkeyi şöyle açıklayayım. Önce ülkemin her karışını gezip görmem lazım. Sonra ömrüm yeterse uzak doğu ülkeleri. Hayranı olduğum tek sanatçı var o da Nilüfer. Müzik dinlerim tür ayırmam ama ağırlıklı olarak Türkçe pop dinliyorum. En sevdiğim dizi diye bir şey yok dizi izlemiyorum, izleyemiyorum. Çukur isimli diziyi takip ediyorum, izleyemesem de konuya hakimim. Hiç pişmanlığın var mı demişsiniz evet var. 91 yılında yazmaya başladığım gazeteye kadrolu giriş teklif edildiğinde, iş yeri açmalıyım gibi saçma bir ideal uğruna kabul etmeyişim en büyük pişmanlığım.
Bir de köşe yazarı olduğumu bilenler para alıyor musunuz yazdığınız köşelerden, kaç lira alıyorsunuz demişler. Para aldığım da var almadığım da var diye cevap vereyim buna:)
Atlamak istemediğim bir soru da bugün snapchatten geldi. Soru aynen şu "ilgi görüyorsunuz ama sevildiğinize inanıyor musunuz?" Çok güzel bir soru bu insanın kendisini irdelemesi için değil mi? Sevildiğimi biliyorum ama sevmeyenim de çok fazla. Kimseye bir zararım olmaz aslında ama haksızlığa tahammül edemiyorum kendimi tutamıyorum. En çok instablogger kavramını kabul etmediğim için düşman oldular bana. Bir de içerik üretmeyip sürekli çekiliş yapıp basın bülteni yayınlayan sözde blog yazarları hiç sevemediler beni:) Benim sevmediğim hiç kimse yok, tek bir kişi bile. Kızdığım insanlar elbette var ama 'sevmiyorum' demem için öncesinde ciddi sevmiş olmam lazım:)
He bu arada atlamayayım. Küçük oğlum doğduğunda aktif iş yaşamına ara verdim o aralar yani yaklaşık 2 yıl internet üzerinden kampanyalara ve çekilişlere katıldım çok zevkliydi. Güzel arkadaşlıklar kurdum. Hepsi çok özel benim için. İş olarak neler yapıyorum blog dışında anlatayım. Özhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak varım.  Bir müzik yapım şirketinin yani Kadırga Müzik, basın ve halkla ilişkilerini yürütüyorum. Medya Tilkisi'nde köşe yazarı ve Magazinmatik.com'da editörlük ve köşe yazarlığı yapıyorum, Şarkı sözü yazarı olarak MESAM üyesiyim. Şiir yazmak hobim. Bazı şiirlerim bestelendi ve okundu. Basın kartı sahibi gazeteciyim, serbest haber yazıyorum. Şuraya yazacağım bir iki şey daha olabilir
Not: Burada bahsettiğim iki şeyden biri gerçekleşti. Magazinde kendi platformumu kurdum. Bi'Dolu Magazin olarak devam ediyorum. Diğeri ise başladım ama ne zaman sonlanır bilmiyorum. Bu arada bir hedef daha belirledim; yani yine iki şey daha ekleyebilirim buraya...

Bu kadar işe nasıl yetiştiğimi soranlar oluyor ve yeni öğrenenler de soracak. İnsan işini severek yapıyorsa sıkılmaz yorulmaz. Laf aramızda bir de az uyuyorum :) Mesela şu an saat tam 04.10 ve yarın (yani bugün) çok dolu bir gün olacak, yoğun geçecek. Elimden geldiğince bana verilen köşelerde yazılarımı yazmaya devam edeceğim. Bunun dışında blogumda da yapmayı planladığım çok şey var. Ürün deneyimlerim, yaptığım ve katıldığım etkinlikler, gündemle ilgili yazılarım da blogda olacak.
Sormak istediklerinizi buradan ya da Instagram'dan bana sorabilirsiniz.
Yeni güncellemede görüşmek üzere.
Sevgiler

Bu yazının kısaltılmış hali de tam burada
Devamını Oku »

Köşe Yazarlığım Konusunda Bilgi





Merhaba Arkadaşlar;
Artık bir çoğunuz blog yazmak dışında hangi işlerle uğraştığımı biliyorsunuz. Yaptığım işlerin köşe yazarlığı kısmında bir gelişmeden bahsetmek için bu yazıyı hazırlamak istedim.

MagazinmatikÖzhaber Gazetesi, ve Sosyal Medya Kafe'de yazılarım uzun süredir yayınlanmakta.



Bilmeyenler, hangi alanlarda yazdığımı merak etmiş olabilirler. Bana ayrılan köşelerde magazin ve insan ilişkilerini, sosyal ilişkileri içeren yazılar yazmaya çalışıyorum. 

Yazdıklarımı itina ile takip edip övgü mailleri gönderen herkese ayrıca teşekkür ediyorum ve hepsine tek tek dönüş yapmaya çalışıyorum.  Olumlu olumsuz tüm eleştirilerinize her zaman açık olduğumu biliyorsununuz.

Bu haftanın yazısı, Can Tanrıyar'ın yazdığı Yakarım Canını isimli kitap hakkındaki fikirlerimle ilgili oldu. 
Sevgiler:)
Devamını Oku »

Özgecan'ın Hesabını Kim Verecek?

ozgecan-katilleri

Nasıl da masum umut dolu bakıyor değil mi? Nereden bilsin yaşayacaklarını? Özgecan Aslan için için herkes bir şeyler yazdı. Herkesin içinde fırtınalar koptu çünkü. Ben de öğrendiğimden beri dağıldım tabiri caizse. 
Olayın neresine üzüleyim, neresine kahrolayım bilemedim ki. Duygularımı işte buradaki köşemde, Özhaber Gazetesi'nde yazdım. Okumak isterseniz mavi yazıyı tıklayın lütfen.
Yahu bir can gitmiş baharında. İyileştirmek için neler yapabiliriz onu düşünelim, devletçe milletçe derken; biri siyasi görüşüne alet eder diğeri reklamı için kullanır. Sizin ananız babanız evladınız yok mu? Evlat acısının her türlüsünü Allah kimseye göstermesin ama bir de böyle canice, aşağılık cinsel ihtirası için öldürülüp yakılan bir evlat var ortada kimin yüreği dayanır?
Biri çıkıyor twitterda şunu paylaşıyor:

Bu nedir? Bu şahsın beyni nasıl işliyor ben anlamadım! "Laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar" derken ne anlatmak istiyor? Mini etek tek bir şekilde sorgulanır; "o eteği taşıyabiliyor mu yakışıyor mu" şeklinde! Onun dışında kimse kimsenin kıyafetinin ölçüsünü eleştiremez. Yukarıda verdiğim linkte de yazdığım gibi, el kadar erkek çocuklarına tecavüz edenler var bu ülkede onlar da etek mi giymiş? Göğüs dekoltesi mi vermiş?
Evet idam istiyorum bu hasta ruhlu insanlar için. Bana verseler sen infaz et deseler, onun canını almadan önce çektireceğim acıların hesabını yapmaya hayal gücü yetmez o itin.
Devlet, millet bir olup bu gibi yaratıklara ciddi cezalar vermeli. Bir kere olsun birlikte hareket edilsin, bir kere olsun sonuca ulaşılsın. 
Yasalarda değişiklik bu gibi sapık ruhlu insanların ilacı olacaktır!
Sevgiler


Devamını Oku »