HC Care Kaş ve Kirpik Serumu

 HC Care Kaş ve Kirpik Serumu ile tanıştım, sizi de tanıştırmak istedim.  Markanın böyle bir ürün çıkardığını görünce çok sevindim, çünkü HC Care ürünlerinin bir çoğunu denedim. HC Complex ve aydınlatıcı peeling başta olmak üzere birçok ürününü severek kullandım, faydasını gördüm. Kaş kirpik serumunun da o derece başarılı olacağına eminim.

HC Care Kaş ve Kirpik Serumu




Hemen fazla uzatmadan ürüne geçeyim. 6 ml boyutunda cam şişede. Oje şişesi gibi. Sünger uçlu bir aplikatörü var. Yine dışı bildiğimiz HC Care tasarım kutusu.

Fotoğrafta gördüğünüz gibi kaşımda bir boşluk var, bu halde çektim fotoğrafı ve hemen kullanmaya başladım. İlk izlenim olarak gözlerimde yanmaya sebep olmadı. Uygulaması da kolay, aplikatör işlevsel.

Vaatlerinde şöyle diyor: İçerdiği doğal bileşenlerle kıl köklerini besleyerek uzatan, güçlendiren ve dökülmelerini engellemeye yardımcı güçlendirici kaş ve kirpik serumu. 

kaş kirpik serumu


İçeriği de şu şekilde anlatılmış.

Hyaluronik Asit: Cildi nemlendirerek kuruluktan dolayı oluşan dökülmeleri engellemeye yardımcı olur.

Procapil: Zeytin ağacı yapraklarından elde edilen vitaminli bir matrikin ile apigenin ve oleanolik asidin birleşimidir. Kıl kökü foliküllerinin üzerinde koruyucu ve onarıcı etki sağlayarak dökülme sürecini yavaşlatır. 

WkPep Pro-Lash: Bimatoprost ve Minoksidilden daha güçlü etkiye sahip kirpik büyümesi üzerinde çalışan etkili bir peptid kompleksidir. Kirpiklerin daha kalın ve uzun olmasına yardımcı olur.

Redensyl: Saç,kaş ve kirpik dökülmesine karşı en yeni buluş ve kıl ekimine en iyi alternatiftir. Redensyl kıl kökü büyümesini desteklemek için kök hücreleri yeniden aktive eden 4 molekülün sinerjik bir karışımıdır. 

Cellactive : Kıl köklerini güçlendirerek kalitesini iyileştirir ve sertleşmelerini sağlar. 

PRODEW 500: Kıl kökleri için yeni bir teknolojiyle geliştirilen amino asit karışımıdır. Ciltte olduğu gibi, kıl köklerinde doğal olarak bulunan serbest amino asitlerin varlığı ve rolü önemlidir, dışarıdan uygulanan amino asitlerin kıl kökleriyle etkileşime girerek nemlendirme, yapıyı güçlendirme, renk koruma ve kıl kökü hasarını onarma gibi çeşitli kozmetik etkiler ürettiği bilinmektedir. 

Bitkisel Keratin: Kaş ve kirpikleri besleyerek uzamasına ve gürleşmesine destek olur.

Ürün hakkında edindiğim bilgiler ve ilk izlenimim bu şekilde. Kullandıktan ve yeterli kanaate ulaştıktan sonra yazımı güncelleyeceğim. 

Yeni bir yazıda görüşmek üzere.

Sevgiler

Devamını Oku »

Cosmogenesis Labs Yaşlanma Karşıtı Gece Kremi Yorumlarım

 Cosmogenesis Labs Yaşlanma Karşıtı Gece Kremi yorumlarım ile geldim bugün. Özlemişim ürün incelemesi yazmayı, bakın nasıl da heyecanlandım. Hemen başlayayım. 

Cosmogenesis Labs Yaşlanma Karşıtı Gece Kremi


Cosmogenesis markasını ilk kaş kirpik serumu ile tanımıştım, sonra da bu gece kremini kullanmaya başladım. Ürün neredeye bitmek üzere ve yazmak istedim. Öncelikle biliyorsunuz ben alın mutlaka alın yorumları yapan biri değilim. Bende etkilerini yazarım herkes ona göre kendi beklentilerine göre değerlendirmesini yapar.

Ürünü kendim aldım reklam filan da değil onu da atlamadan yazayım çünkü yazmak gerekiyormuş.

Bu gece kremi 50 ml boyutunda cam kavanozda. Kıvamı yoğun ancak uygulaması çok kolay. Gece rutinimde kullanıyorum. Merak edenler için sıralamayı hemen yazayım; cilt temizliği, tonik serum ve gece kremi. 

Biraz içeriğinden bahsedeyim şimdi de ilgilenenler için. Hyaluronic acid (%2), Centella asiatica, skualen ve peptitler.

Vaatleri ise yaşlanma karşıtı, kırışık azaltma, nemlendirme ve dolgunlaştırma.

Kuru bir cilde sahibim ve bunun için sürekli bakım uygulamak zorundayım, aksi halde ağız kenarlarında kuruma pul pul soyulma bile oluyor. O sebeple de çok iyi nemlendirmem şart ve buna uygun ürünler seçmek zorundayım.

Bu anlamda bu ürünü gerçekten çok beğendim. Sabah uyandığımda cildimdeki nemi hissetmek her üründe göremediğim bir özellik. İnşallah içerik ve oranlarında değişiklik olmadan ürün ile buluşmaya devam ederiz.

Güncelleme: Deeptone yorumu yani uyarısı üzerinde hemen bir güncelleme yapmak istiyorum. Marka vegan ayrıca tüm testlerden geçmiş. 

Markanın kaş kirpik serumunu da mutlaka yazmayı planlıyorum.

Sizin sormak istedikleriniz varsa yorumlarda buluşuruz.

Yeni bir yazıda görüşmek üzere 

Sevgiler

Devamını Oku »

Saten Yastık Kılıfları İşe Yarıyor mu?

Deneyimledim ve yazıyorum. Saten yastık kılıfları işe yarıyor mu? Umarın sorunun cevabını arayan bloga ulaşabilir.



Bir süredir özellikle cilt bakımı severlerin karşısına çıkıyordu bu saten ipek karışımı diye adlandırılan yastık kılıfları. 
Vaatleri ise cilt kırışmasına engel olması saç kırılmasını önlemesi vs
Düşündüğümde mantıklı geldi ama endişelerim de vardı tabii.
Dokusu itibari ile saçları tutmuyor, uykuda sağa sola dönerken sürtünmeyi aza indirebilir diye düşündüm. Cilt için de aynı şeyleri düşündüm; kayganlığı sebebi ile cilde yapışıp kalmaz dolayısı ile uzun süre aynı şekilde yatsak bile kırışıklığı o noktada sabitlemez. Sonra dedim ki, hepsi doğru olsa bile terletir mi? Başım yastıktan kayıp düşer mi? Zaten derin derin uyuyabilen bir insan değilim, uykularım bölünür mü? 
Tüm bu soruları aklımda tutacağıma alıp deneyeyim bari dedim aldım ve Instagram'da da hikayemde paylaştım. Merak eden ne çok insan varmış. Söz verdim detaylı anlatacağım diye ve yazıyorum. Bu arada paket içinden iki tane de saç tokası çıktı, lastikli ve yine aynı saten kumaştan, onu da denedim.
Ürünlerim gelir gelmez elde yıkayıp kurumasını bekledim ve hemen kullanmaya başladım. Makinede de yıkanırmış ama ben bunu tercih ettim. 
Gece yastıkla ilgili uykumu bölen bir şey yaşamadım. Terletmedi, yastıktan kaymadım. İlk işim koşarak aynaya bakmak oldu. Çok deli uyuduğum için (bebekler gibi sırt üstü uyumayı ben de isterdim ama asla bunu yapamıyorum) yastık izleri yapışırdı yüzüme ve kendine gelmesi biraz zaman alırdı. Baktım ki bu izler minimal. Ertesi gece tekrar denedim tekrar aynı sonuç. Toplam 3 defa denedikten sonra günlük kullandığım nevresimlerin yastık kılıfı ile uydum. 5 saat sonra uyandığımda yüzüm çizgi çizgi yastık izi olmuştu. Parmaklarımla nasıl ütülediğimi görmenizi isterdim :))
Saçlarla ilgili etkisini birebir görmedim ama iknayım. İlk günden beri saçlarımda tokayı kullanıyorum saçları koparmıyor kırmıyor.
Piyasada çok fazla bu tarz ürün satan mağaza var hepsinde sonuç aynı olur mu bilmiyorum riske atmamak için diğer renklerini de aynı mağazadan alacağım. Mağaza ismi veremiyorum merak edenler Instagram'dan yazabilir bana.
Son olarak bu saten ithal saten olarak geçiyormuş. İpek karışımı diyorlar ama yüzde oranını söylemiyor mağaza o da ilginç .
Yeni bir yazıda görüşmek üzere
Sevgiler



Devamını Oku »

Eskiden Buralar Dutluktu

Böyle bir başlık seçtim, bir yıl aradan sonra yazdığım ilk blog yazıma. Çünkü evet, gerçekten eskiden buralar dutluktu

eskiden buralar dutluktu


Bu yazıyı, bana Instagram'dan gelen sorular üzerine yazma kararı aldım. Hem toplu bir cevap vereceğim, hem de içimi dökeceğim. Bu soruları tahmin edersiniz ki buralarda aktif olduğum zamanlardaki takipçilerim sordu. Yeni takipçilerin böyle bir platformdan haberi bile yok. Blog nedir diye sorsanız Instagram hesabı gösterirler size, çünkü bir çoğu bilmiyor. Kısa başlıklar altında toparlayayım şimdi. 

Neden blog yazmıyorum?

Yazmıyorum doğru; içimden gelmiyor. Yazmayı yazarak kendimi ifade etmeyi seven biri olarak soğudum diyebilirim. Şu blog 11 yıldır var ve çok emek verdim. Instagram'da kendine blogger adını verip dolaşan kişilerle çok mücadele ettim. Bazen tek başıma bazen birkaç yakın arkadaşımla ama olmadı engel olamadık. Her şeyin samimiyeti o noktada bitti. Blog sahibi olanlar da aynı akıma dahil olup, bloglarını terk edince biz bir elin beş parmağını geçmeyen kişi bakıp kaldık olaylara. 

Dediğim gibi samimiyetini yitirdi her şey. Biz bir ürünü alır inceler yorumlarımızı yapardık, detayları ile anlatırdık. Bir şampuandan bahsediyoruz diyelim, beğendiğimizi söylerken ya da beğenmediğimizi söylerken saç tipimizi bir şampuandan beklentimizi anlatırdık. Okuyan da kendi beklentilerine göre karar verip değerlendirirdi. Ya şimdi? Ürünü paylaşıyor hatun kişi, alın aldırın muhteşem bir ürün diyor ve görevi bitiyor. Neye göre kime göre muhteşem? Detay veren yok, soran da yok zaten. Onun derdi markadan o ürünü ücretsiz alıp, yine markaya verdiği sözü yerine getirmek yani övmek.

Bana da markalardan ürünler geldi, hala da gelir nadir olsa da. Ben gözümde sorun çıkaran ürün ile yaşadıklarımı yazdığım için marka bana dava açacağını, acilen yazıyı revize etmem gerektiğini söyledi. Asla kabul etmedim, yazı hala durur bu blogda.

Diyeceğim o ki Instagram icat oldu mertlik bozuldu, orası keşke bir fotoğraf paylaşım platformu olarak kalsaydı. 

Anlayacağınız buz gibi oldum 11 yıllık emeğimin olduğu bu blogdan. Yalnız az sayıdaki aktif bloggerlardan Yeliz'in Keşifleri son zamanlarda blogunu güncel tutuyor, onu görünce yazsam mı yeniden acaba diye düşünmüyor değilim:))


Neden hediyeleşme etkinliği yapmıyorum?

7 yıl boyunca her yılın sonunda yaptım bu etkinliği. Amacım hem biz blog yazarları bir arada olalım, hem güzel anılar biriktirelim. Blog yazarlığı unutulmasın vs. Bu kadar blog yazarı bir araya gelmişken de bir sponsor belirleyelim o da günümüze renk katsın gibi düşüncelerimdi. Ama 7 yıl boyunca her etkinlik sonunda pişman oldum. 

Etkinlikte ikram edilen yemekleri az bulup "aç kaldık" diyeni de duydum, tabaktaki yiyecekleri fazla bulup "ıyyy" diyerek yüzünü buruşturanı da gördüm. Etkinlik zamanı yaklaşırken bana yakın duran blogger arkadaşlar, etkinlik bittikten sonra mesafeyi çizdi buna da şahit oldum. Her etkinlikte aynı kişileri çağırmak istemediğimden arada değişik isimleri konuk ediyordum. Buna darılıp küsenler de oldu, ana sınıfı öğrencisiyiz sanki. Bir de bu etkinlikler için markalardan para aldığım konuşulmuş bu bana aşırı iğrenç geldi. Ayıp!

Markalara gelirsek; acaba kaç blogger etkinliğinde gazetede haber oldular? Etkinlik sonu blogger yazıları tüm paylaşımlar gazete görüntüleri raporlayıp gönderdiğim bazı markalar teşekkür bile etmedi. En ucuz reklam yöntemi olan bloggerlar nasılsa kullanıldı işleri bitti değil mi?

İşin özü cebimden para harcayıp yaptığım bu etkinliklerin bana sadece zararı olduğu için ve böyle bir konuda artık üzülmek istemediğim için bu seriyi sonlandırdım.


Neden Instagram'da aktif değilim?

Doğrudur, sadece beni içten takip eden insanlar için arada hikaye paylaşımı yapıyorum çok nadir de akış paylaşımı yapıyorum. 

İlk sebebi o kadar takipçiye rağmen etkileşim gösteren insanların az olması. Mesela bir hikaye paylaşıyorum 1000 kişi görüyor, akış paylaşımı yapıyorum 5000 kişi görüyor 100 kişi beğeniyor. Neden? Hikayeme bakan kişiler sadece izlemekle yetiniyor. Etkileşim yok asla. Özellikle belirtiyorum bazen "akışta paylaşım yaptım hadi gelin" diyorum. Bu yazımı görüp yine de beğeni yapmıyorlar. Ben orada kendi kendime paylaşım yapıyormuşum, tüm takipçilerim sahteymiş gibi olmuyor mu sizce de?

Beğeni ya da yorum zorla yapılmaz ama hiç beğenmediğin birini de takip etmezsin. Takip ediyorsan da destek olursun bence.

İkinci sebebi ise şu reklam yazma konusu. Asla tam olarak netleşmeyen, sakıncalı olan durum hangisi nerede ne yazmalıyız asla tam olarak bilemediğimiz durum. Bilirsiniz size gösterdiğim çoğu ürünü kendim alıyorum. Para karşılığı hiç bir marka ile çalışmıyorum. Durum böyle iken risk almak da istemiyorum işin açığı.

İlgili platformlarda aktif olmayışımı size anlatmış oldum sanırım. Aklıma farklı bir şey gelirse yazımı güncellerim. Sizin de sormak istedikleriniz varsa yorumlarda buluşuruz. 

Devamını Oku »

Kiwi IPL Lazer Epilasyon Cihazı

Kiwi IPL Lazer Epilasyon Cihazı bugünün konuğu. Ürünün tam adı Kiwi KEP 6833 Pro IPL Lazer Epilasyon. Youtube için videosunu çekmiştim, yazımın sonuna eklerim ama blogumda da olsun istedim. Kiwi lazer epilason cihazı kullanımımı ve şimdiye kadar yaşadığım tecrübeyi anlatayım size.

Kiwi IPL Lazer Epilasyon Cihazı


Cihaz bir çoğunuzun bildiği gibi küçük ve ergonomik. 900 bin atış vaat ediyor. Farklı kademeleri var atış için. ^Yaklaşık 3 saniye ara ile atış yapabiliyorsunuz. İsterseniz manuel, isterseniz otomatik olarak.

Ürün tanıtımında her bölge için kullanılır dese de kullanım kılavuzunda biraz kısıtlama var gibi. 

Hiç uzatmadan gelelim benim Kiwi lazer epilasyon cihazı yorumuma. Yaklaşık 3 aydır kullanıyorum. Hangi bölgelerde kullandım? Bıyık bölgesi, koltuk altı, çene, bacaklar ve bikini bölgesi. Hangi sıklıkta kullandım? Ortalama haftada bir. 3 Aylık kullanımda kaç toplam kaç atış yaptım? Tahmini 70 bin.

Bendeki etkileri şöyle: Önce mutlu edenleri söyleyeyim dudak üstünde yani bıyık bölgesinde yan taraftaki birkaç tüy kıl şeklinde çıkardı. Artık öyle bir durum yok. Ve inanılır gibi değil, tüylerin çıkış süresi fazlalaştı. Yani eskiden birkaç günde bir kontrol ederdim mutlaka bir yerden bir şekilde  çıkardı tüyler. Şimdi daha seyrek çıktığı gibi, belli belirsiz çıkıyor. Çene kısmımda da aynı şekilde diyebilirim. Oradaki tüylerin bir kısmını ben elimle çekerek kıl haline getirmiştim zamanla. Şimdi onlar da çok seyrek çıkıyor ve hemen çıkmıyor. Bunlar, bu cihazda en sevdiklerim...

Bir de sevmediklerim var ki kalın tüylerde 'tüyleri alma' anlamında işe yaramıyor. Sanki eritiyor ama yerinden sökülmesini sağlamıyor. Bunu da şöyle düşündüm; acaba bazı güzellik merkezlerinde olduğu gibi tüyleri keserek aldıktan sonra uygulansa, acaba kökleri görüp yok eder mmi? Şimdi bu aşamadayım. Bu deneyimin de sonucunu yazıyı güncelleyerek sizlerle paylaşırım. 

Sevmediğim bir özelliği de 3 saniyede bir atış yapıyor olması. Sürekli acelesi olan biri olarak o üç saniyeyi beklemek bana çok zor geliyor. Minik bölgelere atış yapıyorsunuz ve her defasında 3 saniye bekliyorsunuz. Bir bacak kaç dakika sürer tahmin edin:))

Sonuç olarak bu epilasyon cihazını iyi ki almışım. Beklentim çok büyük olmamasına rağmen bıyık bölgesi sorunumu çözmesi bile büyük lüks benim için.

Bir de fiyatından bahsedeyim. Instagram'da alırken paylaşmıştım. Ben 2.040 lira gibi bir rakama almıştım. Ama şu sıralar oldukça düştü. Hatta A101 markete geleceği söyleniyor 1.300 liraya aklınızda olsun.

Dediğim gibi, farklı bir gelişme olursa mutlaka yazımı güncelleyeceğim. 

Yeni bir yazıda görüşmek üzere


Sevgiler



Devamını Oku »

Bakımlı Olmak Nedir? Nasıl Bakımlı Olunur?

Çok sıradan bir başlık değil mi? Bakın bu sıradan başlığın altını nasıl dolduracağız ilerleyen satırlarda. Bakımlı olmak nedir? Nasıl bakımlı olunur? Tabii biz dış bakımdan bahsediyoruz, ruh bakımına belki çok sonraları gireriz, beni şimdilik aşıyor.

bakımlı olmak nedir


Bu yazıda, konu ile ilgili doğru bilinen yanlışlardan ve bile isteye yapılan yanlışlardan bahsedeceğim. Tecrübem dahilinde, dilim döndüğünce anlatacağım. Örnekler vereceğim, birebir yaşadıklarımı anlatacağım.  Biraz dedikodu da yapmış olacağız ama durumu izah etmenin en kolay yolu örnekler üzerinden ilerlemek bana göre. 

Bakımlı olmanın ilk kuralı temizlik arkadaşlar, buradan başlayalım. Dışarıdan alımlı şık görünen bir kadın düşünün. Yanına yaklaştığınızda ter kokuyor, saçları kokuyor. Bir gülüyor, kırmızı rujun altından kahve ve sigara lekeleri ile dişleri çıkıyor. Bu noktada hemen bir parantez açıp, diş kemik rengi sarı olanları hariç tutuyorum. Ben temizlenmemiş dişlerden bahsediyorum. 

İlk örneğimiz bu konu ile ilgili olsun. Bir lansmanda blog camiasından tanıdığım biri ile karşılaştık, kucaklaştık. Sık ve uzun saçları burnuma girdi ve o ağır kokuyu size anlatamam. Nerede olsa tanırım, yağlı saç sorunsalı. Muhtemelen kuru şampuan kullanmış, dışarıdan saçlar kirli görünmüyor ama koku berbat. Acele ile oldu sanırım dedim. Başka bir karşılaşmada tekrar aynı şey. Anladım ki bakım fotoları videoları paylaşan bu genç kadın aslında çok iyi bakım yapmıyor. Dışarıdan baktığınızda görüntü gayet hoş. İddialı iddialı tanıtımlar vs.

Diğer bir örnek ter kokusu ile ilgili. Yine bizim camiadan biri. O kadar şık giyinir ki isim versem yalan söylediğimi düşünürsünüz. Ben de kendime inanamadım zaten. 

Şimdi bu örneklerde de gördüğümüz gibi süslenmek, iyi giyinmek, kocaman konuşmak bakımlı olmayı sağlamıyor. Tüm bunlar temizlik sonrası yapıldığında muhteşem olur. 

Peki insanın kendi elinde olmayan ter kokusu nasıl önlenir. Ya da doğuştan olan yağlı ten, saç olayı nasıl halledilir? Ter kokusu için inanılmaz başarılı koltuk altı ürünleri var. Banyo sonrası uygulamak yeterli. "Dur çok terledim roll on süreyim, parfüm sıkayım" demek korkunç bir hatadır. Temizlik yapılmadan bu ürünler kullanılırsa daha feci sonuçlar doğurur. Yağlı saçları olanlar da yazık ki biraz uğraşmak zorundalar. Öncelikle saç tiplerine uygun şampuanlar kullanmalılar. Ve sık sık saç diplerini yıkamalılar. Saç dipleri diyorum, çünkü asıl sorun orada. Şampuanı saç dipleri ile buluştırmak zorundalar. Özellikle işlem görmüş saçların boy ve uçları kuru olur. Yağlı saç için hazırlanan şampuanlar bu bölümleri daha da kurutur. O sebeple saç dipleri yıkanmalı son olarak da saçın boy ve uçları şöyle bir karıştırılmalı. Uzun saçlı olanlar bu konuda çok zorlanır biliyorum. Ama yapacak başka bir şey yok. 

Saçların temizliğinden bakımından kısaca bahsettik, biraz da cilt bakımından bahsedelim. Bakımlı olmanın bir ayağı da cilt bakımı. Hem kuru hem yağlı ciltlere sahip olanlar ekstra bakım yapmak zorunda ama bazıları pahalı kremler alarak bunu sağlamayı planlıyor. En çok atlanılan kısımlar ise cilt temizliği ve güneş koruması.

Hemen yine yaşadığım bir örnekten bahsedeyim. Kendi işimle ilgili bir toplantıdayım. Karşımdaki hanımefendiyi yaklaşık bir yıldır görmüyordum. 30 kilo vermiş, toplantı esnasında arada onu vurguluyor, her fırsatta. O esnada cildine gözüm takıldı, yağ içinde. Kendimi nasıl zor tutuyorum söylememek için anlatamam. Bir de yakın tanıyanlar bilir, ben sol gözüm sorunlu. Buna rağmen algılarım o kadar açılmış ki hemen fark ediyorum. Yani ona şöyle demek istedim "kilo vermen çok güzel ama şu allığın altındaki kiri pası neden temizlemiyorsun" Bu durumu çok yaşıyorum, hiç üstüme vazife değil biliyorum ama imkanlar varken özellikle kadınların bu şekilde gezmesini hiç istemiyorum. 

Kuru cilde sahip olanlarda da benzer sorun var. Asla ciltlerini nemlendirmiyorlar, üzerine makyaj yapıyorlar. Tüm çizgiler keskin keskin ortada. Aktardan alacakları kayısı çekirdeği yağı ile bir iki damla kullanıp ciltlerini sağlıklı gösterebilirler. Bunu ekonomik olarak kremlere para vermenin zorolduğunu söyleyenler için yazıyorum.

Her iki cilt tipi için güneş koruması çok önemli bunu her fırsatta söylüyorum. Eğer tek bir ürün kullanma şansınız varsa bu kesinlikle güneş koruması olmalı. Tabii temizlik sonrası...

Şimdi gelelim bazılarının sarı saç, platin saç tutkusuna. Korkunç, kabus gibi dolaşıyorlar yoluk yoluk saçlarla. O saçları açılmaktan pişmaniye gibi olmuş hala ne kesiyorlar ne platinden vazgeçiyorlar. Şimdi bu hanımlar bakımlı olduklarını mı düşünüyorlar? Bir arkadaşım var, yıllardır küllü sarı uzun saç kullanır. Çok da yakışıyor. Geçtiğimiz yıldı sanırım, saçlarını kestirdi. Çünkü saç rengini seviyordu. Yapılması gereken iki şeyden birini yaptı. Ve kısa olduğu halde bakımını ihmal etmez. Diğer bir örnek de kız kardeşim. O da yıllarca küllü sarı kullandı ama aşırı bakım yaptığı halde boy ve uçların yıprandığını görüp omuz boyunda kestirdi ve rengini koyulaştırdı açık kahve tonlarına geçti. 

Biraz da giyim kıyafet konusundan bahsedelim. Hiç bir kadının kirli kıyafet kullanacağını düşünmüyorum, o konudan bahsetmeyeceğim. Ancak ütülenmemiş elbise gömlek vs her şeyi çöp ediyor. Ya da tozlanmış ayakkabı. Spor ayakkabıların alt beyaz yerlerinin leş gibi olması. Düşünsenize çok güzel, pırıl pırıl giyinmiş tertemiz bir kadın. Saçı başı düzgün ayakkabısı leş gibi. Güzel görünmek, bakımlı olmak adına verdiği tüm emek çöp. Bir de bedenimizi tanımadan seçtiğimiz kıyafetler var. Burada da kendimdeki eksikleri söyleyip, kendimden örnek vereceğim. Benim omuzlarım geniş değil. Bu sebeple çok beğendiğim bir elbiseyi düşük kollu olduğu için giyemem. Ya halter yaka olacak ya tek omuz olacak ki omuzlarım belli olsun. Boyum uzun görünse de bacak boyum kısadır. Bol paça bir pantolon beni paçalı tavuk gibi gösterir. Şöyle bir gömlek giyip kot pantolon içine sokamam. Çünkü ne kadar zayıf olursam olayım simit bölgem bellidir ve çirkin durur. Ayağımda ameliyat izi var bu sebeple onu kamufle edecek pabuçlar tercih ederim. Sanırım anlatabilmişimdir. 

Makyaj konusuna geçelim. Herkes çok iyi makyaj yapmak zorunda değil. Bunu bu bölümün başında belirteyim. Zamanla yüzüne yakışan tarzda makyajı deneme yanılma yöntemi ile bulabilir insanlar. Ancak bazıları o kadar kötü makyaj yapıyor ki bununla çok güzel olduklarını düşünüyorlar. Çevrelerinde kimse de "bunu yapma sana yakışmıyor" demiyor. Ya da söylense de o kişi umursamıyor, bunu ben yaşadım. Kahve içmek için birkaç arkadaş toplandık. İçlerinden birine zamanın birinde bu makyaj sana hiç uygun değil, değiştirsen iyi olur demiştim. "Ben kendime makyaj yapamam ama başkasına yaparım" demişti ve bana bir göz makyajı yaptı korkunç oldum. Bildiğiniz göz kapağımı sulu boya yapar gibi boyadı. Ayıp olmasın diye sesimi çıkarmadım. Çünkü bir defa uyarmıştım, demek ki o kendini öyle iyi hissediyordu. Neyse kahve gününe gelelim. Oraya da yine abuk bir makyajla geldi. Kız kardeşim dik dik yüzüne bakıyor ısrarla. Burası çok komikti. Alamıyor gözlerini arkadaşımın yüzünden. En son kendini topladı, eğildi kulağıma "abla bu neden tokat yemiş gibi allık sürmüş" dedi bana. Gerçekten çok abartılı bir allık üstelik dağıtılamamış. Oysa ki giyimi filan çok şıktı. 

Makyaj olayında bana göre en önemli husus yüzdeki fazla gereksiz tüyler. Kaşlar alınmamışsa, boşluk varsa onlar doldurulmamışsa, dudak üstünde tüyler belirginleşmişse hangi makyajı yaparsanız yapın hiç bir şeye benzemez. Düzgün kaşlar ve tüylerden arınmış bir yüze makyaj bile gerekmez çoğu zaman. 

Gözleri küçük olan insanların göz içine siyah kalem kullanması, ince dudakları kalınlaştırmak için yarım santim dıştan kalem çekilmesi, kirpikler uzun kalın görünsün diye maskarayı bin kat sürüp topak topak kirpiklere sahip olunması aklıma gelen ilk makyaj hataları. 

Estetik faciaları var ondan hiç bahsetmeyeyim. Birbirine benzeyen bir çok kadın. Bununla ilgili de bir anım var ama başka bir yazı ya da videoda anlatayım, konu dışında çıkmayalım.

Ojeler... En sevdiğim kozmetik ürünleri. Öncelikle tırnak kişinin kendine aitse uzun tırnak severim. Jel tırnak takma tırnak yapmam yaptırmam itici gelir. Bu şahsi fikrim. Tırnak bakımı ayrı bir şeydir özen ister. Oje kullanıyorsanız düzenli yenilemek, vaktiniz yoksa çıkarmak zorundasınız. Yarım ojelerle nasıl çirkin görünür o cağğnım eller. Zaman zaman denk geliyorum sosyal medyada. Tırnak uzun ürün tanıtıyorlar, tırnağın içinde siyah bir şey. Ya da ojelerin bir kısmı yok. Takipçiye de saygısı yok bazılarının çok çirkin. 

10 yıldır blog yazıyorum, incelemelerimi sizlerle paylaşıyorum. Kozmetik konusunda tecrüben bunun 3 katı en az. Çok iyi makyaj yapamam ama ürünleri iyi incelerim ve zamanla kendime yakışan makyaj stilini de buldum bu şekilde devam ediyorum. 

Toparlayacak olursak, bakımlı olmak pahalı giysi, bol makyaj, üzerine boşaltılmış parfüm, sarı saç demek değildir. Temizlik ilk şarttır. Sonra kendi bedenimizi tanıyıp ona göre aksiyon almayı başarmaktır. Saç, makyaj kombin gibi.

Sağlıklı beslenmek, egzersiz de kişisel bakıma giriyor ancak bu da beni aşan bir konu şimdilik. 

Atladığım bir şeyler varsa ve aklıma gelirse ekleme yaparım daha sonra. Bu yazıyı okuyanların fikirlerini de aşırı merak ediyorum. Eklemek istediğiniz ya da size uymayan bir ifadem varsa mutlaka yazın. 

Yeni bir yazıda görüşmek üzere. 

Sevgiler

Devamını Oku »